Gucci’nin Yeni Yüzleri Öykü Baştaş ve Armine Harutyunyan’ın Keşfedilme Hikayesi

Güzellik kavramı belirli dönemlerde değişiyor. Gucci'yi takip edenler Öykü Baştaş gibi isimlerin nasıl keşfeldiğini merak etmektedir.

Son dönemlerde giderek değişen güzellik algısı tüm dünyada hızla yayılmaya başlamıştır. Farklı markaların farklı yüz tipindeki kişileri tercih etmesi bu noktada bir kaynak oluşturur. Dünyaca ünlü markası Gucci Öykü Baştaş ve Armine Haruntyunyan’ı oldukça beğenerek podyuma çıkartmıştır.

Güzellik Algısı Değişiyor

 

Eskiden güzellik algısı sarı saç, mavi gözden öteye gitmezdi. Aşırı düzgün fizikli kadınlar, aşırı düzgün fizikli erkekler, yüzünde hiçbir kusuru olmayan mankenler vücudunda hiçbir iz taşımayan kişiler genelde manken olarak seçilirdi.

Ancak son dönemlerde moda anlayışındaki değişiklik, modayı birebir taşıyan kişilerdeki değişikleri de yol açtı artık sadece yüz güzelliği ya da fizik güzelliğinden ziyade, gerçekten her tarzdan, her ırktan ya da her kilodan insanın mankenlik yapmasının önü açıldı.

Dünyaca ünlü markalar artık bu noktada daha farklı ve kendine has, spesifik modellerle çalışmayı tercih ediyorlar. İşte Öykü Baştaş de Armine Haruntyunyan da bu mankenler arasında yer almaktadır.

Öykü ve Armine Baş Role Geliyor

 

2015 yılında ilk defa Gucci’nin yaratımcı direktörü tarafından bu geleneksel güzellik algısı yıkılmaya başlanmıştır. Alessandro Michele; Öykü Baştaş ile Armine Haruntyunyan Gucci markası için tercih edilmesi ile bunun yolunu açtı.

Son dönemlerde herkesin geçirdiği ameliyatlarla aynı tip olduğumuz savunan Michele daha doğal yapılı kişilerin ön planda olmasını tercih ettiğini açıkça belirtti. Bu yüzden de seçimini Öykü ve Armine’den yana kullandı

Öykü Baştaş’ın Keşfedilme Hikayesi

Öykü Baştaş katıldığı bir etkinlikte keşfedilme hikayesi olayını şu şekilde anlattı;

‘’Paris’te tam olarak 100 kızın kapıda beklediği bir seçmeye katılmıştım. Gucci için çalışan bir ekip o kalabalıkta yanıma geldi. Bana birkaç soru sordu. Sözlerimi ve tipimi etkileyici bulduklarını söylediler. Gucci için iş test hiç teklif ettiler. Önce inanmadım. Marka, klasik güzellik algısını yıkmayı başardı.’’

Armine Haruntyunyan

Armine Harutyunyan ise keşfedilme hikayesi noktasında şunları anlattı;

‘’Manken değilim, grafik bölümü öğrencisiyim. Berlin’de konser izlerken modayla ilgilendiğini söyleyen bir ekip yanıma geldi. İletişim numaralarımı istediler. Bir ay sonra Gucci defilesinin baş mankeni olarak podyuma çıktım. Hala inanamıyorum. Alessandro Michele’in bambaşka bir güzellik algısı var.’’                                            

Bu sayede farklı güzellik kalıpları, herkesin aynı olması düşüncesi ve her anlamda aynılık biraz olsun terk edildi. Çünkü güzelliğin herkes tarafından kabul edilmesinden ziyade, göreceli bir kavram olması çok daha doğruydu.

Bunu fark eden Alessandro Michele, herkesin birbirinin aynısı olmasından şikayetçi olan biri idi. Çünkü onun için güzellik basma kalıp bazı fiziksel özelliklerden çok ötedeydi. Onun için bambaşka bir yorum gerekiyordu.

Alessandro Michele’in Güzellik Algısı

Bir kadının çok güzel gözlerinin olması ya da bir kadının uzun bacaklı olması yeterli değildi. Çünkü onun için herkesin bambaşka bir güzelliği vardı. Belki de Michele, sokakta gördüğümüzde dikkatimizi asla çekmeyen pek çok kişiyi güzellik algısı içerisinde değerlendirmek istiyordu.

Çünkü güzel, bir tane değildir. Bu yönü ile adından ve tercihlerinden sıkça söz ettiren Michele, podyumun yeni güzelleri ile hala adından bahsettirmeye devam ediyor. Onun açtığı bu yol belki de bambaşka kişiler için oldukça farklı yollar ve fırsatlar anlamı taşıyor.

Onun bu farklılaştırmasından sonra, başka podyum ve şovlarda karşımıza oldukça değişik tarzda kadınlar da çıkmaya başladı. Onlar da güzeldi. Bazısı aşırı zayıf, bazısı aşırı şişman ya da bazısının cildi pürüzlü, bir diğerinin ise burnu kavisli idi. Ancak güzellik zaten sadece bu değildi.

Olması gerekeni sunan Michele olsa da herkesin bilmesi ve kabul etmesi gereken şey de tam olarak buydu. Güzellik, herkesten herkese değişen bir kavramdır. Belirli sınırlar çizerek, bunu dar bir alana sıkıştıramazsınız.

Özellikle mankenlikte hep çok güzel kadınlar yerine, daha spesifik ve kendine özel güzellikte olan kadınların tercih edilmesi pek çok kişinin özgüven anlamında kendini daha iyi hissetmesine de yol açtı.

Bir devrim niteliği taşıyan bu durum, özellikle son dönemlerde aşırı popülerleşti. Hala da giderek etkisini göstermeye devam ediyor. Bu akımın kurucusu olarak Michele bayrağı taşısa da ardından gelen pek çok insan da onun açtığı bu algının devamında rol alıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap