Tekamül Ne Demek, Neresindeyiz? Tekâmül Etmede Olgunlaşma Süreci

Tekamül Ne Demek Tekamül Türkçe'de olgunlaşma manasına gelir. Evrim, gelişim ve olgunlaşma gibi süreçleri vardır. Tekamül hakkında merak ettiğiniz her şey.

Tekâmül Ne Demek?

Tekamül Ne Demek Arapça Kökenli bir kelimedir. Dilimize Arapçadan gelen tekâmül ne demek, kelime anlamı nedir?  Tekâmül eş anlamlısı olan olgunlaşma anlamına gelmektedir. Sözlükteki karşılığına göre tekâmül nedir? Tekâmül anlamı, cümle içerisinde çok fazla kullanılmadığından birçok kişi tarafından anlamı bilinmemektedir.  Tekâmül ne demek sorusu, TDK sözlüklerinde yer alan açıklamaya göre birden fazla anlama gelmektedir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir:

– Olgunluk ve olgunlaşma

– Gelişim, gelişme

– Evrim

Kelime anlamı dışında tekâmül etmek şeklinde kullanılan kelime bu şekilde ise; kişinin bir olay karşısında olgunlaşma süreci içine girmesi, evrim geçirmesi anlamına gelmektedir.

Tekâmülün Neresindeyiz?

Tekamül Ne Demek

Dünya üstünde ne kadar insan varsa hepsinin yaşam biçimi, adalet anlayışı, olaylara verdiği tekiler ve sonrasında hazmetme süreçleri aynı oranda farklılık göstermektedir.

İnsanlar hayat boyu benzer deneyimler yaşasa da kendi hayatlarında yalnızdırlar. Bu noktada asıl önemli olan kişinin kendini bilmesi, hatta keşfetmesidir.

Kendinin farkında olmak, ne yaptığını ve yapacağını bilmek noktasında tekâmül devreye girer. Tekâmül ne demek, tekâmülün neresindeyiz dediğimizde kişilere göre farklı olup, keskin hatları olmamakla birlikte bazı evrelerinden bahsedebiliriz.

Bu evreleri bu hususta belli bir derinliğe erişmiş olan kişilerin açıklamalarına bağlı kalarak açıklamaya çalışıyoruz. Tekâmül sürecinde yaşanması gereken en önemli evreler ve sahip olunması gereken erdemler şu şekilde açıklanabilmektedir.

Tekâmül Etmede Olgunlaşma Süreci

Tekâmül etmek için yaşanan olgunlaşma sürecinde birbirine bağlı zincir halkaları şeklinde davranışlar vardır. Bunlardan bir dahi olmazsa tekâmül etmekten söz edilemez. Tekâmül aşamaları şu şekildedir:

Yargılamamak: Hiçbir insan bir başka insanı ya da hayatı yargılayacak üstünlüğe sahip değildir. Bilinen ve çok doğru olan ‘Eğer yargılarsan, yargılanırsın.’ sözü durumu çok derin bir şekilde açıklamaktadır. Bir insan başka bir durumu yargılayacak kadar mükemmel olamayacağına göre hiçbir koşulda bu hakka sahip değildir. Bu konuda yeterli ve yetkin biri yoktur.

Eğer birilerini yargılarsanız ne olursa olsun onlara da sizi yargılama hakkı vermiş olursunuz. Böylesi bir kötü döngünün yaşanmaması için herkesi kendi dilediği şekilde yaptıklarıyla baş başa bırakmalı, herkesin tekâmül sürecine saygı duymalıyız.

Kıymet verdiğimiz bir insan söz konusu olduğunda, ona yaptığı yanlışı anlatırken kullanacağımız üslup çok önemlidir. Yanlışı yanlış şekilde aktarmak yeni bir yanlışı doğurmaktan başka bir şeye yaramaz.

Bu yüzden karşımızdaki insana bizce doğru olanı anlatırken yargılamadan, tavsiyeler vererek anlatmalıyız. Herkes için mutlak doğru farklılık gösterebilir. Bize göre doğru olanı anlatırken, onun yaptığını direkt yanlış olarak kendisine sunarsak kişi hemen savunmaya geçer ve o konuşma amacına hizmet etmiş olmaz.

Günümüzde toplumumuzun en büyük problemi yargılama hastalığıdır. Başlangıçta alışkanlık gibidir sonra vahim bir şekilde hastalığa dönüşür. Bir toplumu körelten en kötü durumların başında gelmektedir.

Şefkat: İnsanlar yürekte yaşadıkları bazı duyguları birbirine karıştırabilmektedirler. Bunlardan en belirgin olanı şefkat ve acıma duygusunun birbirine karıştırılmasıdır.

Şefkat duygusu özünde o kişiye duyulan yalın sevgi anlamına gelirken, acıma kişinin içinde bulunduğu şartları küçük görme şeklinde anlamlandırılabilir. Eğer gerçek manada birine şefkat duymazsanız tekâmül etmek söz konusu dahi olamaz.

Günümüzde kabul gören birçok din ve inanış için temel aşamalardan biri şefkat göstermektir. Çünkü şefkat duygusu hesapsız ve saf sevgi demektir.

Doğaya ve tüm canlılara duyulan sonsuz şefkat koşulsuz sevgiyi yüreğinde barındırabilen insanların yapabileceği oldukça erdemli bir davranıştır. Şefkat duyan insan affetme yönünü de olumlu anlamda değiştirebilmektedir.

Affedicilik: İnsanlar kendilerine yapılan bir haksızlık karşısında tavır alarak o kişiyle görüşmemeyi, uzak olmayı hatta intikam almayı tercih edebilirler. Affetmek sinirlendiğimiz anlarda neredeyse hepimize imkânsız gelir.

Fakat affetmek demek o kişiye affettiğini söylemek ya da hiçbir şey olmamış gibi davranmak demek değildir. Affetmek o kişiyi kendi içimizde affedip kendi yoluna gitmesine müsaade etmektir. Aslında bu noktada yapılan şey tam olarak kendi yüreğimizi serbest bırakmaktır.

Çünkü bir insana duyulan, süreklilik arz eden öfke duygusu kişinin kalbini oldukça yormaktadır. İkinci bir olumsuz sonuç ise; o kişinin aklımızda ve yüreğimizde sürekli yer alması sonucu istemsiz bir şekilde kurulan, enerjiye dayalı olan bağdır.

Bu bağ biz farkında olmadan o kişiyi hayatımıza çekmektedir. Bu yüzden affetmediğimiz her insan hayatımızda istemediğimiz halde varlığını sürdürmeye devam etmektedir.

Affetmek için o kişiyi yüreğinizde serbest bırakmanız yeterli olacaktır. Çünkü kötü enerjiyle çekmediğiniz kişi sonunda size olumlu bir yaklaşım sergileyerek özür dileme eyleminde bulunacaktır.

Bu beklenti olmasa bile kendimizi özgür kılmak adına kişiyi yüreğimizde affetmeliyiz. Zaten görüşmüyorsanız sadece kendi tarafınızdan bile bunu yapmak size oldukça iyi gelecektir. Eğer kişileri affetmeyi başarırsanız, bu durum alışkanlık haline gelir ve kendinizi sürekli özgür ve hafif hissedersiniz.

Affetme çalışmasının aşamaları şu şekildedir:

·       Affedemediğiniz insanları liste halinde sıralayın.

·       Listeyi yazacak kişi bulamayıncaya kadar doldurmaya devam etmelisiniz.

·       Tütsü gibi sakinleştirici etkiye sahip kokulardan yardım alabilirsiniz.

·       Derin nefesler alıp vererek zihninizi ve bedeninizi rahatlatmaya çalışın.

·       Affedemediğiniz kişinin karşınızda oturduğunu hayal edin.

·       Aranızda oluşmuş bütün bağları hayalinizde koparın. Aynı işlemi karşınızdaki insanın da yaptığını hayal edin.

·       Kopardığınız tüm bağları hayal ettiğiniz bir alevin içinde yakın. Yanma gerçekleştiğinde o bağlardan kurtulduğunuz için özgürleştiğinizi hissedin. Artık sizi bağlayan bir bağ kalmadı. Negatif düşünceler, kötü enerjiler yok oldu.

·       Karşınızdaki insana temsili olarak seni affediyorum deyin. Bu durum hayali de olsa size kendinizi özgür hissettirecek önemli bir adımdır.

Bu şekilde yapacağınız basit işlemler sayesinde affetme çalışmasını tamamlayabilirsiniz.

Sevgi: Sevgi, insanın ve doğanın temel yaratılış sebebi… Sevgi olmazsa her şey anlamını yitirir. İnsanı hayata ya da yaratan yüce varlığa bağlayan bir şey kalmaz. Burada önemli olan koşulsuz ve saf sevgidir. Bunu öğrenmek insanlar için oldukça zordur. Herkes bir beklenti ile sevgisini göstermektedir.

Sevmek, ne olduğu önemsenmeksizin duyulan hissiyat olmalıdır. Eğer var olan her şeyi seversek aslında kendi özümüzü sevmiş oluruz.

Dervişin biri sürekli elinde taşıdığı bir taş için ‘’ Eğer bu cansız sandığımız taşı bile sevmeyi öğrenirsem, belki o zaman tam anlamıyla insanları da sevmeyi öğrenebilirim.’’ diyerek en güzel tekâmül sözleri arasında sayılabilecek örneği vermiştir bizlere.

Koşulsuz sevgiyi öğrenmeye çalışmak için yapılacak en doğru şey ‘’Ya Vedud’’ esmasını zikretmektir.

Eğer bu zikri düzgün ve etkili bir şekilde yaparsanız, zamanla yüreğinizin ilahi bir aşkla dolduğunu göreceksiniz. Bu sevgi o kadar büyüktür ki gördüğünüz her şeyi sevmeye başlarsınız. Bu sevgi ile tüm kâinatı kalbinize sığdırabilirsiniz. Bu koşulsuz sevgi ‘’Ya Vedud’’ esmasını gönülle zikretmekten geçer.

Olumlu Düşünmek: Olumlu düşünmek birçok insanın yanlış anladığı bir evredir. Olumlu düşünmek yaşanan her şeyin bir hayırlı sonucunun olduğuna inanmaktır. Bu inanç bize iç huzurumuzu kazanmamızı sağlayacaktır.

Yaşadığımız durumlar karşısında kendimizi iyi düşünmeye zorlamak yerine, başıma geldiyse hayırlı bir sebebi vardır diyebilmek çok önemlidir.

Yaşadığımız kötü olayları yok sayarak ya da kendimizi sürekli olumlu düşünmeye zorlayarak halledemeyiz. Tam tersine bastırdığımız her olumsuzluk bize çok daha büyük bir şekilde geri dönecektir. Önemli olan yaşadığımız duyguyu bastırmak değil dönüştürmektir.

Kendini Gözlemlemek: Tekâmül etmek açısından en önemli evrelerden bir tanesidir. İnsanın kendinin ve özelliklerinin farkında olması büyük bir erdemdir.

Başımıza gelen her şeyi sevgiyle kabul etmek ve yolumuza devam etmek yaşam biçimimiz haline gelmelidir. Bu durum ilerlediğimiz hayat yolunda acısıyla tatlısıyla her şeyi yaşamak, kabullenmek ve yoluna devam edip sonsuz öğrenme duygusuyla kendimizi donatmaktan geçer.

Ruhun İnsani Kamil Seviyesi

Allah insanı yaratırken yaratılmışların en güzeli olarak adlandırdı. Bütün meleklerine secde etmesini istedi. İnsan yeryüzüne gönderilmiş en üstün varlık olarak tanımlandı.

İnsanların en değerlisi, kâinatın yaratılış sebebi Hz. Muhammed İnsanı Kamil olarak yaratılmıştır. Hz Adem henüz toprak iken peygamber olarak yaratılacak olan Hz. Muhammed’in varlığı hakikatti. Ruhun insani Kamil seviyesi Hz. Muhammed’dir.

İnsanı Kamil, Allah’ın her mertebesine mazhar olan insan anlamındadır. Varlık ve bilgi problemleri ile ilgilenmesinin yanı sıra dini ve ahlaki olarak derin fikri çaba ve ruhi tecrübe ürünü olarak da adlandırılmaktadır.

İnsanı Kamil mutlak anlamda birdir ve o da bilindiği üzere Hz. Muhammed a.s’dir. Hz. Muhammed a.s’in yolundan gidenler de yine insani Kamil olarak adlandırılmaktadırla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap