.
.

Şahmeran Nedir? Şah-ı Meran Efsanesi Hakkında Bilinmeyenler

Şahmeran kelimesi karşımıza dizilerde, filmlerde çıkmaktadır. Anlamı ve efsanesi nedir hep merak konusu olmuştur. Bilinmeyenleri sizler için derledik.

.
.

Şahmeran, Farsça bir kelime olup yılanların şahı anlamına gelmektedir. Şahmeran efsanesi Adana ilinde Kültürün bir parçası olmuştur. Anadolu’da yaygın olup Tarsus taraflarında anlatılan, hakkında pek fazla yazılı belge ve delil olmayan bir efsanedir. Şahmeran efsanesi Mardin ilinde oldukça yeri olan bir efsanedir.

Şahmeran efsanesi nerede ortaya çıkmıştır sorusunun cevabı Hint İran mitolojisinde saklıdır. Birçok kaynakta cinsiyeti belli değilken, Anadolu da anaerkil sistemden ötürü dişi olduğu söylenir. Yarı insan yarı yılan görünümlüdür. Bu efsane, genelde güney ve Güneydoğu Bölgelerinde yaygındır. Şahmeran efsanesi gerçek mi bilinmez ama içinde çok güzel nüanslar barındıran bir efsane olduğu muhakkak.

Şahmerdan Efsanesi

Evvel zamanlarda küçük bir köyde Camsab adında bir çocuk yaşarmış. Babası onun büyük bir din adamı veya hekim olmasını hayal edermiş fakat Camsab aksine elinden pek iş gelmeyen biriymiş. Annesi durumun böyle devam etmemesi için oğluna ormana gidip odun kesip satmasını söylemiş.  Camsab bu şekilde yıllarca geçimini sağlamaya başlamış.

Bir gün Camsab’ın babası hastalanıp yatağa düşmüş ve vefat etmiş. Camsab artık evin tek erkeği olduğu için bunun getirdiği sorumluluğu üstlenmek zorunda kalmış. Camsab bu şekilde evi geçindirmek için uğraşırken bir yandan da arkadaşlarıyla da vakit geçirmek için ava çıkarmış. Bir gün arkadaşlarıyla mağaralarda bal ararken dalıp, yılan tepelerine kadar yol almışlar.

Farkına vardıklarında Camsab’ın arkadaşları geri dönelim demiş ama Camsab eve bal toplamadan dönmemeyi kafasına koyduğu için kabul etmemiş. Arkadaşları ne yapsa da onu eve dönmeye ikna edememişler. Kabul etmekten başka çareleri kalmamış.

Biraz daha ilerledikten sonra içinde arıların olduğu bir mağara görmüşler. Mağara yerden yüksek, aşağı doğru eğimli ve derinmiş. İçindeki derin çukurdan bi-haber bal bulduklarına sevinen Camsab ve arkadaşları, oradan nasıl o balı alacaklarını düşünmeye başlamışlar. Camsab:

.

-Ben belime bağlı bir iple mağaraya gireceğim ve balı alıp size vereceğim, sonrasında da mağaradan çıkmama yardım edersiniz.demiş ve arkadaşlarından da onayı aldıktan sonra mağaraya girmeye hazırlanmış.

Söylediği gibi ip yardımıyla mağaraya girip balı bulmuş tek seferde çıkaramayacağı kadar fazla bal bulan Camsab, yukarıdaki arkadaşlarına sevinçli bir sesle oradaki balın çokluğunu belirtmiş.

Başlarda her şey normal bir şekilde, diledikleri gibi gitmiş. Camsab, balın yarısını alıp yukarı çıkarmış. Ama ikinci sefer pek de umdukları gibi olmamış. İlk postada sürtünmeden dolayı gevşeyen ip, ikinci postada Camsab’ın da dengesini kaybetmesiyle kopmuş ve Camsab aşağı düşmüş.

Camsab, arkadaşlarından yardım istemesine rağmen çıkardığı balı kendi aralarında paylaşma fikri daha cazip geldiğinden yardım etmemişler. Camsab’ın arkadaşları yanından ayrılırken:

-Köyden yardım getirmeye gidiyoruz. deyip oradan ayrılmışlar. Kendi aralarında anlaşma yapıp önce balı evlerine götürmüşler sonra da köylüden Camsab’ı kurtarmak için yardım istemişler. Camsab, mağaradaki derin çukurda yapayalnız beklemeye başlamış.

Camsab ve Şahmerdan’ın İlk Karşılaşması

Çöken karanlıkla beraber çukurun dibinde küçük bir delik ve delikten sızan bir ışık görmüş. O deliği görünce hemen orayı elleriyle genişletmeye çalışmış. Deliği girebileceği kadar genişletmiş ve delikten içeri girmiş.

İçerde gördükleri Camsab ‘ ın epey bir kafasını karıştırmış. Çünkü yörelerinden, kültürlerinden farklı bir yapı ve eşyalarla karşılaşmış, ilerlemeye devam etmiş. Tam o sırada etrafından yılanlar geçmeye başlamış. Önceleri korkmuş ama sonra yılanların ona zarar vermeyip geçip gittiğini görünce, yılanların gittiği yöne doğru ilerlemiş. Yolun sonunda gördükleri karşısında korkudan bayılmış.

.

Ertesi sabah köylüler ve Camsab’ın arkadaşları mağaraya varmışlar. Ne kadar seslenseler de kuyudan kimsenin sesi gelmiyormuş. Bir köylü biraz ileri gitmeye çalışmış ama arıların yoğunluğu ve kuyuda gördüğü yılanların korkusundan geri çıkmış. Camsab’ın orada olmadığına, olsa bile yılanların onu çoktan öldürmüş olacağına ikna etmiş herkesi.

Köylüler üzgün ve Camsab’ın arkadaşları da pişmanlık içinde geri dönmüşler. Bu sırada Camsab, gözlerini açtığında kendini bir odada baygın bulmuş. Ne olduğunu anlamaya çalışırken odaya yarı insan yarı yılan suretinde dişiye benzeyen bir yaratık girmiş. Başta korksa da o ana kadar ona zarar vermeyen bir yaratığın sonrada zarar vermeyeceğini düşünerek rahatlamış. Kendini biraz toparlayıp:

-Sen kimsin, nesin? diye sormuş.

Yarı insan görünümlü yaratık:

-Ben yılanların şahı, insanların tabiriyle de Şahmeran’ım.” demiş ve eklemiş:

-Eskiden insanlarla beraber yaşardık ama onların açgözlülüğü, yalanları ve fitneleri yüzünden yılanlarla insanlar arasında kargaşa çıktı. Kaçıp yerin altında bu diyarı yaptık. Peki, senin burada ne işin var insanoğlu?” diye sorar.

Camsab da hayatını ve o çukura nasıl düştüğünü anlatır. Akıllı ve zeki olan Şahmeran olayı anlar ve arkadaşlarının onu bal için bu kadar beklettiğini ve terk ettiğini söyler. Camsab, ne kadar sinirlenip gitmek istese de Şahmeran onun gitmesine izin vermez. Çünkü artık onu görmüş ve diğer insanlara da yerini söyleyeceğini düşündüğü için, Camsab ne kadar yalvarsa da onu bırakmaz.

.

Zamanla Camsab ve Şahmeran birbirlerinin güvenini kazanıp dost olmuşlar. Ve Camsab’ın sırtı Şahmeran’ı gördüğü için yılan derisi gibi pullanmış.  Yıllar sonra bir gün Camsab, annesini ve köyünü özlediğini söylemiş. Şahmeran artık ona güvendiği için gitmesine izin vermiş ve ona yolu göstermiş. Camsab, köyüne varınca herkes şaşkınlıkla ona bakıyormuş. Camsab, yıllardır ne yaptığını soran herkese kafasından bir hikaye uydurmaya başlamış.

Aradan geçen zaman içinde padişah rahatsızlanmış. Padişahın şifasının ancak Şahmeran’da olduğunu söylemiş. Eğer Şahmeran’ın etinden yerse iyileşeceğini, yemezse öleceğini söylemiş. Padişah vezirine Şahmeran’ı bulmasını emretmiş. Kötü niyetli olan vezir de bu işin nasıl olacağını ve Şahmeran’ı nasıl bulacağını sormuş bilgeye.

Bilge de Şahmeran’ın yılan kısmının zehirli insan kısmının şifalı ve kafasının yenmesinin de insanı zekileştiren bir etkisinin olduğunu anlatıp, onu görenlerin de belli bölgelerinin pullandığını söylemiş.

Vezir de tüm köylere ve kasabalara adamları yollayıp pullu derili kim varsa getirin demiş. Her yeri arayan adamlar Camsab’ı bulup vezire getirmişler. Vezire başta Şahmeran’ın yerini söylemeyen Camsab’ı, vezir annesinin hayatıyla tehdit edince söylemek zorunda kalmış. Şahmeran’ın yerini bulup orayı yakıp yıkmışlar.

Şahmeran’ın Camsab’a Duyduğu Sevgi ve Vezirin İhanetinin Sonu

Şahmeran’ı Camsab’ın olduğu hücreye koymuşlar. Şahmeran ona ne kadar kızgın olsa da üzüldüğünü görünce onu anlamaya çalışmış. Ona vezirin bildiği önemli bilgileri anlatmaya başlamış. Zehirli suyu vezire vermesini, zekileştiren suyu da kendisinin içmesini söylemiş.

Ertesi gün vezir üç kazan kaynatmış. Şahmeran’ı, üç parçaya ayırıp kazanlarda kaynatmaktaki amacı, zehirli suyu padişaha içirip öldürdükten sonra, zekileştiren suyu da kendi içip padişahın yerine geçmekmiş. Bunu Camsab’a yaptırıp ölümüne onun sebep olduğunu göstererek suçu onun üzerine atacakmış. Ama bilmediği bir şey varmış. Onun bildiklerini Camsab da biliyormuş. Sular kaynamış ve kaplara konulmuş. Vezir Camsab’a:

-İlk suyu padişaha, ikinci suyu bana vereceksin, demiş.

.

Camsab kabul etmiş ve suları vereceği sırada suların yerlerini değiştirip zehirli suyu vezire, şifa veren suyu padişaha vermiş ve zekilik veren suyu da kendi içmiş. Vezir zehirden ölürken padişah iyileşip ayağa kalkmış ve Camsab vezirin planını padişaha anlatmış. Padişah da Camsab’ı sadakatinden dolayı veziri yapmış.

Şahmerdan Efsanesinin Önemi

Şahmeran efsanesi bilgelik, iyilik ve kötülük konularını ele alan ders veren bir yapıya sahip çok önemli bir efsanedir.

Genelde efsanelerde ve hikâyelerde yılan karakteri kötü karakter olarak bilinir. Burada ise yılan karakteri iyi rolde olup, kendini temize çıkarmıştır. Bu efsanede yılan iyiliği ele alıp, zehir ile şifayı bünyesinde barındıran, insanlardan kötülük görmüş bir karakterdir.

Şahmerdan efsanesi insanoğlunun açgözlülüğünü, vurdumduymazlığını, nankörlüğünü ve bencilliğini anlatmanın yanı sıra, insanoğlunun gelişinden bu yana doğayı nasıl kötü etkilediğini ve kendi içlerinde yılanlardan daha çok birbirlerine zehir saçtığını anlatır.

Şahmeran’ın mucizeleri hakkında farklı inanışlar mevcuttur. Örneğin evlerin duvarlarına tablo olarak asıp kötü niyetli insanlara karşı evlerini koruduklarını düşünürler, kızların çeyizlerine koyup kem gözlerden uzak tuttuğuna rivayet ederler.

Tarsus’ta olan Şahmeran Hamamı da bunlara örnektir. O hamama hasta insanların gidip, günler süren ziyaretlerinden sonra iyileştiğine inanılır. Çaresi olmayan bütün hastalıklara çare olan suyunun şifalı olduğunu düşünüldüğü için pek çok ziyaretçi gelir. Ayrıca bu bölgelerde kimi insanlar sıkıntıya düştüğünde, yedi gün boyunca Şahmeran’ın şifacı kimliğinden dolayı dualarında Şahmeran ismini kullanıp sıkıntılarının son bulacağına inanırlar.

Yılan motifleri antik çağlardan beri kullanılmıştır. Kimilerinde güç göstergesi olarak, kimilerinde kötü bir karakter olarak ve kimilerinde ise Şahmerandaki gibi şifacı özelliğiyle öne çıkmıştır. Şifa özelliğinin öne çıkması hekimlerin genelde yılan derisiyle, etiyle ve zehri ile ilaç üretmelerinden kaynaklanmaktadır.

.

Şahmeran efsanesi kitabı var mıdır derseniz bazı örnekler verebiliriz:

Tomris uyar: Ödeşmeler ve Şahmeran Hikayesi

Murathan Mungan: Cenk Hikayeleri

Binbir Gece Masalları

Şahmeran Efsanesi vb.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap