Gül Hastalığı

Gül Hastalığı Döküntülü bir deri hastalığı olarak bilinen gül hastalığı tıp literatüründe Pityriasis rosea ya da Rozasea ismiyle anılmaktadır.

Gül Hastalığı Döküntülü bir deri hastalığı olarak bilinen gül hastalığı tıp literatüründe Pityriasis rosea ya da Rozasea ismiyle anılmaktadır. Doktorların ve özellikle dermatologların 10 ile 35 yaş arasında sık görülmesinden ötürü araştırmaları halen daha devam etmektedir. Kısa sürede geçmeyen bir deri deformasyonu olmasından ötürü ciddi anlamda önemsenmektedir. Zira estetik görüntüyü olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra gündelik hayatı etkileyen yönlerinin de olduğunu söylemeliyiz.

Günümüz çevresel faktörlerini göz önüne alırsak ciddi bir cilt sendromu olarak nitelendirebiliriz. Çünkü bu tip deriyi baz alan hastalıkların oluşum evresi ve gelişimi çoğunlukla farkında olmasak bile çevrenin olumsuz şartlarını çok fazla kullanmaktadır. Bu da ister istemez insanın doğasını bozan, kimyasını etkileyerek istenmeyen enfeksiyonlara yol açan bir durumdur.

Diğer cilt sorunlarından en ayırıcı özelliği gül hastalığında cilt döküntüsü yaşanmasıdır. Bu döküntü bazen öyle üst seviyelere çıkar ki üzerinize giydiğiniz elbisenin dahi cildinizi tahriş edebilme ihtimali doğar. Bu yüzden de bu sorunla karşılaşıldığı an mutlaka bir cildiye uzmanına gözükülmesi gerekmektedir. Eğer ilk oluşum anında müdahale edilmeye başlanırsa doğrudan çözüm yollarının bulunması ve uygulanması çok daha kolay olabilir.

Gül Hastalığı

Gül Hastalığı Belirtileri

Gül hastalığının belirtileri arasında aslında birçok deri problemine benzer ayrıntılar görebiliriz. Örnek olarak sivilce ve akne yapısına benzeyen bir durum söz konusu olmaktadır.

Bu tıpkı bir sivilceye benzeyen dışa doğru oluşmuş kabarcık bir dokunun ortaya çıkmasının ardından cilt dökülmesinin başlamasıyla gerçekleşen dönemi kapsar. Sivilcelerinde çok fazla dokunulmayan dokular olduğunu biliyoruz. Ancak teşhis gül hastalığı ise mümkün mertebe bu bağlamda dikkat etmekte fayda vardır. Çünkü iz kalabilme olasılığı olduğu bilinir.

Fakat gül hastalığı izleri %80 oranında geçicidir. Yani ortalama olarak bir aylık bir süre boyunca kalıcı gibi görünen, kırmızı çizgilerden oluşarak halkaların bir gül şeklini almasının sonucunda hiçbir izin kalmadığını da görebilirsiniz.

Bunu şu noktada da dikkatle önemsemekte fayda var. İz kalmayacak olması önemsiz bir cilt rahatsızlığı algısını yaratamamalıdır. Eğer gereken bakımlar yapılmazsa ve bunun yanı sıra cilde gereken önem verilmezse kesinlikle gül hastalığı daha kötü cilt problemleri için anahtar olacaktır.

Bilhassa gül hastalığı ne zaman geçer sorusunu soranlar bu bağlamda belirleyici etken olarak düşünülebilir. Çünkü cilt hastalıklarının geçiş süreci sanıldığından daha uzun sürebilir. Örneğin gül hastalığı evreleri arasında oluşum ve döküntü olarak ayırabileceğimiz iki ana hat bulunur. Döküntü evresi normal şartlarda en az bir ay devam ederken bunun yıllarca sürebileceğini unutmamak gerekir. Haliyle dermatolojik muayene ve yapılması gerekenleri uygulamak gerçekten önem arz eder.

Gül Hastalığı Nedenleri

Belki diğer cilt enfeksiyonlarıyla kıyaslandığında gül hastalığı nedenleri konusu halen daha aydınlatılamadığı için bu kadar önemsendiği kanısına varabiliriz. Yapılan tıbbi araştırmalar ve deneyler hiçbir bulguya rastlanmamasıyla sonuçlanırken bir virüsün ya da bakterinin gül hastalığına sebep olabileceği fikrinin de çürümesini sağlamıştır. Hala daha uzmanlara göre hastalığın tek bir açıklaması olabilir ki, o da bir virüsün yaydığı enfeksiyondur. Ancak yapılan tüm araştırmalar herhangi bir virüsün varlığını ispat edememiştir.

Bunun haricinde diğer bakteri ve benzeri şekillerde türeyen cilt döküntüleri ve rahatsızlıklarına kıyasla daha uzun süren, daha fazla belirginliğini koruyan hastalıklar arasındadır. Tüm bunları bir araya topladığımızda ise halen devam eden gül hastalığının nedenleri araştırmaları soyut bir noktaya varmaktadır.

Günümüzde tıp alanındaki gelişmelere rağmen herhangi bir iç hastalıkla, psikolojik nedenlerle, virüs ve bakterilerle ilişki kurulamamıştır. Hatta garip bir biçimde diğer tüm cilt enfeksiyonlarının bulaşıcı olmasına karşılık gül hastalığı bulaşıcı değildir. Bu tip garip durumlar var olduğu içinde tedavi noktasında uygulanan yöntemler kişiden kişiye değişmez. Yalnızca cilt tipiniz ve deformasyonun miktarı baz alınarak burada bir yön tayin edilir.

Gül Hastalığı Tedavisi

Aslında temel şartlarda gül hastalığı tedavisi için başvuruda bulunan insan sayısı çok azdır. Bunun genel sebepleri arasında elbette ki rahatsızlığın çok ciddi görülmemesi yatar. Ancak cilt enfeksiyonlarının önemsenmeme gibi bir durumu söz konusu olamaz. Aksine insanların bu bağlamda ciltlerini daha da fazla önemsemeleri gerekir. Yedek bir cilde sahip olamadığımız için her zaman cilt sorunlarına temkinli yaklaşmamızda fayda vardır.

Fakat tıp alanında şuan için gül hastalığı tam bir bilinmezliktir. Nedenleri bulunamadığından ötürü iyi gelecek bir tedavi yöntemi geliştirilme noktasında da sıkıntılar yaşanmaktadır. Yalnızca belirtileri azaltan, belirtilerin bırakacağı izleri yok eden, kişinin deri döküntüsü esnasında duyabileceği acıyı minimum düzeye indiren ilaçlar mevcuttur. Haliyle gül hastalığı nasıl geçer sorusunun cevabı halk arasında zamanla kendi kendisine gibi bir kaçamak cevapla verilebilir.

Artık gül hastalığı için ilaç önerileri doktorlar tarafından sunulduğu gibi alternatif tıp olarak adlandırılabilecek bitkisel ürünlerle de sunulabiliyor. Genelde hastanede hastanın şiddetli deri döküntüsünü önlemek adına kortizon uygulandığını biliyoruz. Bunun haricinde de çoğunlukla oral yoldan alınan ağrı kesiciler tercih edilse de deri dokusunun kendisini yenilemesi için uygun losyon ve kremler kullanılabilmektedir. Her geçen gün ilaç sektörünün daha da ilerlediğini varsayarsak deri döküntüsünü önleyebilecek bir ürünün piyasaya çıkması hastalığın önüne geçebilecektir.

Şu an için net bir bulgunun dışında net bir tedaviden söz etmekte mümkün olmamaktadır. Büyük çoğunluğunda bir süre sonra deri dökülmesi dururken iyileşme süreci başlar. İyileşme süreçlerinde derinin nüfuz ettiği tüm bölgede dökülme dışında bir onarım başlar. Bu kırmızı halkalardan oluşan gül hastalığı izlerinin yavaş yavaş kaybolmasına, deri katmanıyla beraber sanki bu sorunu hiç yaşamamışız gibi bir görünüm yaratmasına neden olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap