Göbeklitepe'nin Sırrı Nedir? Tapınağı Hakkında İlginç Bilgiler

Göbeklitepe insanlık tarihini değişmesine yol açan bir sır olarak girdi hayatımıza. Özellikle tapınağı hakkında ilginç bilgiler herkesin dikkat çekiyor.

İnsanlık ne zaman, nerede ve nasıl başladı? İlk insanlar neler yapıyor, nelere inanıyordu? Gelecek bizim için ne kadar sır ise geçmişte aynı sırlarla bezeli. Şanlıurfa’nın 22 km kuzeydoğusunda Örencik köyü yakınlarında 1983 Yılında bir çiftçinin bulduğu oymalı bir taşı yetkililere bildirmesiyle başlıyor Göbeklitepe Hikayesi.

O dönemde bu bulunan taşlar yeterince önemsenmedi ve üzerine gidilmedi. Ta ki 1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü tarafından Alman arkeolog Klaus Schmidt başkanlığında kazı çalışmalarına başlanıncaya kadar.

O tarihten sonra yapılan kazılarda Göbeklitepe’nin sırrı çözülmeye başlamıştır. İşte o dönem itibariyle insanlık tarihinin en başına olan yolculuk da başlamış oldu. Ortaya çıkan eşsiz kalıntılar 2011’de Unesco tarafından Dünya Mirası geçici listesine, 2022 yılında ise kalıcı listesine alınarak koruma altına alınmıştır.

Neolitik dönemde yapıldığı düşünülen Göbeklitepe bulunduğu bölge olarak geniş bir alanı kaplaması ve eserlerin çok fazla bozulmadan bu zamana kadar ulaşması nedeniyle ait olduğu dönem hakkında bizlere daha fazla bilgi vereceği düşünülmektedir.

Ayrıca bulunduğu noktanın Mezopotamya olması da büyük önem taşımaktadır. Çünkü insanlık tarihinde Mezopotamya birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Göbeklitepe  hakkında öyle çok söylenti ve iddia var ki bunların hangisinin doğru olduğu daha tam olarak anlaşılamamıştır. Yalnız kesin olarak düşünülen ve kabul edilen bir gerçek Göbeklitepe’nin bir tapınak olarak inşa edildiğidir.

Öne sürülen iddialardan bazıları Hazreti İbrahim’in tapınağı olduğu, Sirius’a tapmak amacıyla yapıldığı, İngiltere’deki Stonehenge’in bir uzantısı olduğudur. Bir grup arkeolog ise Sümerler’den kaldığı yönünde fikir beyan etmektedir.

  • Sümer Uygarlığı (MÖ. 4000): Dicle Fırat
  • Mısır Uygarlığı (MÖ.3500 ): Nil Nehri
  • Maya Uygarlığı (MÖ.2600): Güney Amerika
  • Hint Uygarlığı (MÖ.2500): İndüs Irmağı
  • ÇinUygarlığı (MÖ.1500): Sarı Irmak

Bu sıralamaya bakıldığında Göbeklitepe’nin MÖ. 10.000 yıllarında yapıldığı, yani Mısır piramitlerinden 7 bin 500 yıl daha önce inşa edildiği bilinmektedir.

Yerleşik hayata geçişlerin ilk izleri için büyük bulgular barındırmaktadır. Dünyanın bilinen en eski kült yapı topluluğu olduğu kabul edilmektedir. Bu duruma göre Sümerler tarafından yapıldığı iddiası zaten çürütülmüş olmaktadır.

Çünkü yerleşik hayatı simgeleyen ve tarıma işaret eden buğdayın ilk izleri Göbeklitepe’de bulunmuştur. Göbeklitepe’deki tapınağın henüz kazılmayan Karahantepe, Sefertepe ve Hamzantepe’deki tapınaklarla birlikte bir dörtlü olduğunu savunan tarihçiler de vardır.

Göbeklitepe’nin Sırrı Nedir?

Üst üste dizilmiş taşlardan ve dev sütunlardan oluşan Göbeklitepe’de, toplam 10-12 adet “T” biçimindeki dikili taşın yuvarlak biçimde yerleştirilmesinden sonra dikili taş aralarının taş duvarlarla örüldüğü ve yapının merkezinde karşılıklı iki dev dikili taş sütunun konulmasından meydana gelmiştir.

Bu dikili taşların üzerinde farklı farklı motifler yer almaktadır. Motifler insan figürlerinin yanısıra çeşitli hayvan figürlerini de içermektedir. Bu figürler o dönemin yapısı gözönünde tutulduğunda hala gizemini korumaktadır.

Motifler üç boyutlu olarak tasvir edilmiştir. En sık görülen hayvan motifleri yılan, tilki, akbaba, yaban domuzu, boğa ve yaban ördeğidir. Bu alanın yerleşim alanı olmadığı kült merkezi olduğu belirlenmiştir. Taşların üzerindeki farklı motiflerle bir hikaye anlatılmak istendiği düşünülmektedir.

Yapılan araştırmalar bu hikayeyi net ortaya çıkarmasa da dikilitaşların herbirinin insan vücudunu temsil ettiği kanıtlamıştır. Bu yapıların tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlar tarafından yapıldığı anlaşılmış olduğundan bu kült yapının mimarlarının son avcı grupları olduğu düşünülmektedir.

Yapılan keşifler bu bölgenin MÖ 9600 ile MÖ 7300 arasında kullanıldığını göstermiştir. Bu zaman dilimi çanak çömleksiz Neolitik çağın A evresine denk gelmektedir. Bir diğer tespit ise bu tapınağın en son MÖ 8000 civarlarında kullanılıp ardından terk edildiğidir.

Okültizm anlamı itibariyle bilimsel yöntemlerin dışında yapılan araştırmalarla gizli bilgileri ortaya çıkarmayı amaçladığı için Göbeklitepe keşfedilen en gizemli yapıların başında gelir. Okültizm anlayışına göre Göbeklitepe’nin sırrı her anlamda araştırılacak konu olmuştur.

Astroloji, doğa,insan ve evren araştırma konusu olan okültizm için Göbeklitepe çok bilinmeyenli bir denklem gibidir. Yerleşim yeri olmayıp tapınak özelliğinde olması okültizm anlamı olarak daha fazla merak uyandırmaktadır.

Göbeklitepe kazıları Alman Arkeolog Klaus Schmidt tarafından yönetilmiştir. Schmidt, Göbeklitepe’nin “Dinin doğduğu yer” olduğunu ve tüm kanıtların da burasının insanlığın ilk doğduğu yer olduğunu gösterdiğini belirtmiştir.

Arkeolog Schmidt’e göre şu an çorak bir toprak olan bu bölge o dönemde çok verimli bir bölgeydi. Schmidt İncil’ de bahsedilen Adem ile Havva’nın Cennet’ den kovulduğu ve dünyaya indiği bölgenin bu bölge olduğunu düşünmektedir.

Bir başka arkeolog ise Göbeklitepe’nin yıldızların ve gök hareketlerinin takip edilerek tapınılması için yapıldığını iddia etmektedir. Mısır piramitlerinin yıldızlar ve gök cisimlerinin hareketlerine göre inşa edildiği düşünüldüğünde aynı düşünce yapısında Ay, Venüs ve Jüpiter’in ardından gece karanlığındaki en parlak dördüncü gök cismi olan Sirius’a tapınmak amacıyla bu tapınağında inşa edilebileceği düşünülmektedir.

Göbeklitepe Tapınağı hakkında ilginç gerçekler nelerdir?

Göbeklitepe hikayesi ve mimarisi ile bilinen en eski ve gizemli yapılardandır. Yapılan kazı ve çalışmalarda elde edilen bulgulara göre bugün yüzlerce genetik çeşiti olan buğdayın ilk olarak bu bölgede yetiştiği keşfedilmiştir.

Uzun yıllar Göbeklitepe’de araltırma yapan Arkeolog Klaus Schmidt ‘e göre buğdayın yetiştirilmesinin amacı sanılanın aksine ekmek için değil bira elde etmek içindi. Tapınağın bir diğer gizemli tarafı zeminlerde kullanılan sıvı geçirmez özelliktir. Buradan çıkarılan sonuçlardan biri yapılan ayinlerde sıvının önemli bir yer tuttuğudur. Düşüncelere göre bu sıvı kan , su , alkol vb olabilir.

Yapı ile ilgili kesinleşen bir diğer noktada inşa edilen yapıların hiçbirinin ev gibi barınmak için değil, daha çok törensel amaçlarla kurulmuş olduğudur. Bulgular sırasında yoğun olarak taş aletlerde görülmüştür. Taş aletlerin nerdeyse tümünün çakmak taşından yapıldığı belirlenmiştir.

Yapıldığı dönem itiberiyle insanlığın henüz çiftçilik yapmadığı, hayvanları evcilleştirerek onlardan faydalanabileceğini keşfetmediği bilindiğinden Göbeklitepe’de kullanılan motifler ve motiflerin yapılış şekli oldukça dikkat çekicidir. Dikili taşlara insan motiflerinin oyulması resim ve kabartmalar yapılması bu tapınağı inşa edenlerin zeka ve bilinçlerinin yüksek olduğunu göstermektedir.

Her taşının altında Göbeklitepe’nin sırrı gizli olan bu tapınak, tüm dünyanın ilgisini her geçen gün daha fazla çekmekte ve Göbeklitepe hikayesi konulu filmlerle ve dizilerle de popülerliği gittikçe artmaktadır.

Çocuklarımızın bu kültür mirasımızı sahiplenmeleri için yapılan Rafadan Tayfa Göbeklitepe filmi iyi bir seçim olacaktır. Yolunuz Şanlıurfa yöresi’ne düşmesine gerek yok, sadece Göbeklitepe’yi görmek için bile Şanlıurfa’ya gidilmelidir. Şanlıurfa Müze’sine de uğramak ihmal edilmemelidir.

Çünkü özellikle Göbeklitepe buluntuları müzede yoğun olarak sergilenmektedir. Şanlıurfa’ya seyahat etme imkanınız yoksa Göbeklitepe belgeseli buranın gizemini çözmek için size yardımcı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap