.
.

Diyabette Tedavi Ve İnsülin Hakkında Bilgiler

Diyabette Tedavi Ve İnsülin Hakkında Bilgiler Diyabet tip 1 ve 2 olarak sıkça görülür. Ülkemizde tip 2 çok fazladır. Kontrol edilmezse tehlikelidir ve insülin tedavisinin uygulanması gerekebilir.

.
.

Diyabette Tedavi Şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, vücutta bulunan pankreas isimli salgı bezinin üretmesi gereken insülin hormonunu yeteri kadar üretmemesi veya hormon gerektiği şekilde kullanılamadığında ortaya çıkan hastalığın adıdır.

Diyabet Neden Olur ve Kimlerde Görülür?

                Beslenmenin temel amacı, besinlerden enerji almak ve bu enerjiyi vücudun enerji ihtiyacını karşılamada  kullanmaktır. Besinlerde olan protein, yağ ve karbonhidrat sindirilirken “glikoz” adı verilen şekeri ortaya çıkar.

Glukoz, hücrelerin ve vücuttaki tüm organların en temel besin kaynağıdır. Glukozun kullanılması insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin salgılanmadığında ya da gerektiği gibi kullanılmadığında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet ortaya çıkar.

                Diyabet, Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki sınıfta incelenir. Tip 1 diyabet daha çok çocukluk ve ergenlik döneminde görülmekle beraber yetişkinlerde de görülebilir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkilediği düşünülmekte.

Tip 2 ise ağırlıklı olarak yetişkinlerde görülmekle beraber ergenlerde de görülmeye başlanmış durumda. Genetik faktör, yaşın artışı ve şişmanlık durumu da riski doğrudan arttıran sebepler arasında.

Diyabet Hastasının Şikâyetleri Nelerdir?

Diyabette Tedavi

.

                Diyabet hastalarında şikâyetler, kandaki şeker miktarının yükselmesine bağlı olduğundan daha çok fiziksel olarak ortaya çıkar.

Bunlardan en çok ve en sık görülenler üç tanedir. Birincisi, normalde olduğundan daha fazla yemek yeme buna rağmen doymama hissidir. İkincisi, normalden çok daha fazla idrara çıkma ve son olarak da ağızdaki kuruluk ve tatlılık hissi sebebiyle normalden daha fazla su içme isteği olarak sıralanabilir.

                Tüm bu şikâyetlerin yanı sıra istek dışı ve hızlı kilo verme, sürekli devam eden yorgunluk ve halsizlik hissi, görmede bulanıklık, yaraların normalde iyileştiği süreden daha geç iyileşmesi, ağızda asetona benzer bir koku oluşumu, ayaklarda oluşan karıncalanma ve uyuşma benzeri his ve ciltte oluşan kuruluk gibi de şikâyetler yaşanabilmektedir.

Diyabet Tipleri Nelerdir?

                Birkaç tane çeşidi bulunmasına karşın en çok görülen iki tipi vardır. Bunlar Tip 1 Diyabet ve  Tip 2 Diyabet olmak üzere iki şekilde ifade edilir

                Tip 1 diyabet ağırlıklı olarak 30 yaşından daha önce ve kilosu normal olan kişilerde başlar. Bu yüzden erken başlayan diyabet olarak da bilinir.

Karın ağrısı, zihinde bulanıklık, kilo kaybı gibi şikâyetler görülür. Tip 1 hastaları kan şekerinin ölümcül seviyeye gelecek kadar yükselmemesi için her gün birkaç kez insülin iğnesi yapmak zorundadır.

                Tip 2 diyabet ise diyabet vakalarının neredeyse yüzde 90-95 civarını oluşturur. İleri yaşlarda ve kilosu çok olan kişilerde görülür. İnsülin tedavisine gerek kalmadan egzersiz, doğru beslenme, kilo verme gibi yöntemlerle de kontrol altına almak mümkündür. Bu yüzden de bağımlı olmayan diyabet olarak adlandırılır.

Diyabet Tanısı Nasıl Konur?

.

Diyabet Tanısı Nasıl Konur?

                Diyabet tanısı koymak için birçok yöntem bulunmakta. Bunlardan ilki diyabet şüphesiyle gelen kişinin kanı alınır ve kan tahlili yapılır. Kandaki şeker miktarının yüksekliğine bakılır. Ardından doktor kişiye uygun tedavi yöntemini belirler ve tedaviye başlanır.

İkinci yöntem idrar tahlili yapmaktır. İdrar tahlilinde de tıpkı kan tahlilinde olduğu gibi şeker miktarı belirlenir. Eğer yüksekse uygun tedavi belirlenir ve hasta tedaviye başlar.

Bir diğer tanı yöntemi açlık kan şekeri ölçümüdür. Normal şartlarda yüzün altında olması gereken açlık kan şekeri 126 üzerindeyse ve tokluk kan şekeri de 200 üzerine çıkmışsa kişiye diyabet tanısı koymak mümkün hale gelir.

Son tanı yöntemi ise soluk kokusudur. Eğer solukta aseton benzeri bir koku varsa bu da diyabete işaret eden bir tanı yöntemi olarak değerlendirilir.

Diyabet Ne Sıklıkta Görülür?

                Hem dünyada hem de Türkiye de ciddi sağlık sorunlarından sayılan diyabet vakası  artmaya devam etmekte.

                Türkiye’de diyabet görülme oranı 2000 senesinde yüzde 7 gibi bir orandayken, bu durum 2010 yılında araştırmada yüzde 13,7 gibi bir duruma gelmiştir. Bu da yüzde yüzlük bir artış anlamı taşımaktadır.

.

Elde edilen bu veriler ışığında nüfus sayımları ile genişletildiğinde  günümüzde diyabet görülme oranının yüzde 15 civarlarına gelmiş olduğu görülmektedir. Bu da günümüzde ortalama olarak 8,5 milyon diyabet hastası olduğu anlamına gelmekte.

                Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülen diyabet yüzde 17 civarlarındadır. Erkeklerde ise bu oran yüzde 13’ler civarında seyretmekte.

Diyabet Tehlikeli Bir Hastalık Mıdır?

                Diyabet, hastalarda meydana getirdiği çok sayıda şikâyet ve rahatsızlık sebebiyle hastaların hayatını ciddi anlamda olumsuz etkilemekte ve hayat kalitelerini azaltmakta.

Bununla kalmayıp eğer tedavi edilmezse, felç olma ihtimali, damarda oluşan hasar yüzünden kalp krizi, uzuvlarda meydana gelebilecek kangren riskini arttırması, görmede bulanıklık ve bozukluk, böbrek ve kalp de oluşabilecek hastalıkların görülme ihtimalini arttırması gibi birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir.

                Küresel Sağlık Yükü Çalışması adı altında Washington Üniversitesi araştırmacıları önderliğindeki bir grup tarafından yapılan araştırmada, diyabet nedeniyle meydana gelen ölüm oranlarının bir senede sadece yüzde 0,6 oranında azaldığı ve diyabet kaynaklı ölümlerin son on yılda küresel ölüm nedenleri arasında onuncu sıraya yerleştiği ortaya çıktı. Bu da diyabetin ne kadar tehlikeli ve ölümcül bir hastalık olduğunu adeta gözler önüne sermekte.

Diyabet Tedavisi Mümkün Müdür?

.

                Diyabet, tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Ancak tedavi hastalığın türüne göre değişkenlik gösterir.

                Tip 1 diyabet çeşidinde, insülin tedavisi yapmak şarttır. Bunun yanında doğru ve tıbbi bir beslenme şekli mutlaka uygulanmalıdır. Hastanın yeni beslenme şekli doktoru tarafından belirlenen insülin dozuna ve planına uygun şekilde diyetisyen eşliğinde hazırlanır. Karbonhidrat sayımı metoduyla Tip 1 diyabet hastasının hayatı oldukça kolaylaşacaktır.

                Tip 2 diyabet hastası kişilerde tedavi olarak kişinin beslenmesinin düzenlenmesi tek başına yeterli olmayabilir. Bu noktada doktor tarafından hastaya uygun hazırlanan yeni beslenme şeklinin yanında insülin hormonu salgılanmasını arttırmaya yarayan oral anti diyabetik ilaçlar da kullanmak gerekir.

                Diyabet hastası olabileceğinden şüphelenenler, biran önce uzmana başvurmalı ve en erken dönemde tedaviye başlamalıdırlar. Tedavi edilmediğinde ölüme bile neden olabilen diyabette, erken tedavi  hayati önem taşımaktadır.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap