Batı Nil Virüs Enfeksiyonu Nedir, Nasıl Bulaşır? Belirtileri ve Tedavisi

Batı Nil Virüs Sivrisineklerin neden olduğu hastalıklardan biri da Batı Nil virüsüdür. Birkaç gün içinde belirti gösterir. Henüz bilinen bir aşı tedavisi yoktur.

Batı Nil Virüs Enfeksiyonu

Batı Nil virüsü, culex cinsi sivrisineklerin insanı sokması sonrasında, insana bulaşan bir hastalıktır. Kişiden kişiye direkt olarak bulaşmamaktadır.

Özellikle kirli sularda ve fosseptiklerde üreyen bu türe ait sivrisinekler, geceleri kan ile beslenmektedirler. Türkiye’de de var oldukları bilinen culex türü sivrisineklerin bulaştırdığı virüs özellikle insanlar ve atlar üzerinde etkisini göstermektedir.

Potansiyel olarak insan yaşamını tehdit edecek olan bir Batı Nil Virüs Enfeksiyonu, pek çok nörolojik semptomun bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu virüs dünya çapında pek çok farklı zamanlarda büyük salgınlara yol açmıştır. Ülkelerde ani olarak gelişen virüs insanlarda ciddi etkiler yaratmıştır.

Virüs tek zincirli bir tür RNA virüsüdür. İnsanda yalnızca sivrisinek ısırığı ile bulaşmaktadır. Dış ortamlara karşı herhangi bir dayanıklılığı bulunmamaktadır. Tüm bunlara rağmen oldukça nadir olarak organ naklinde ya da kan transfüzyonunda da bulaştığı gözlemlenmiştir.

Bununla birlikte doğum sırasında ya da emzirme yolu ile bebeklere geçtiği de bilinmektedir. Pek çok vakada hafif şiddetle kendisini gösteren virüs bazı vakalarda hiçbir belirti göstermeyebilir. Özellikle 50 yaş ve üzeri kişilerde çok daha hızlı etki etmektedir.

Batı Nil Virüs Enfeksiyon Hastalık İnsanlara Nasıl Bulaşır?

Batı Nil Virüs

Batı Nil virüs enfeksiyonu nasıl bulaşır? Sorusu ele alındığı zaman dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Virüsün insana dış ortamdan sadece sivrisinek ısırığı ile geçtiği bilinmektedir. Bu durumda bu virüse yakalanan kişilerin, bulunduğu ortamlarda üreyen sivrisinekler çevrede soktukları diğer insanlara da virüsü bulaştırabilmektedirler.

Ağırlıklı olarak insan ve atlarda etkili olan virüsün sivrisinek ısırığı dışında, dış ortama geçmeden de insana bulaştığı bilinmektedir. Virüsün dış ortamda varlığını sürdürememesi aslında insan için en büyük avantajdır. Ancak kan nakli ya da organ nakli gibi durumlarda diğer insanlara geçebilmektedir.

Bunula birlikte emzirme, doğrum ve benzeri durumlarda da bebeklere geçtiği bilinmektedir. Bulaşma durumları göz önünde bulundurulduğunda birinci unsur sivrisinek ısırmaları iken, ikinci unsur dış ortam ile bağlantı kurulmadan insandan insana geçirilen ya da korunaklı ortamlarda duran organ ve benzeri şekillerde de bulaştığı bilinmektedir.

Batı Nil Virüs Enfeksiyonu Hastalığının Belirtileri Kaç Gün İçinde Ortaya Çıkar?

Batı Nil virüsü kuluçka süresi 2 ile 15 gün arasında olarak ölçülmüştür. Hastalığın insana bulaşmasının ardından geçen 2 ile 15 gün içerisinde belirtiler ortaya çıkmaya başlamaktadır. Belirtilerin ortaya çıkma süresi insandan insana göre farklılıklar gösterebilmektedir.

Özellikle vücut direnci düşük ya da ileri yaştaki bireylerde belirtiler çok daha hızlı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kuluçka süresinin tamamlanması kimi durumlarda virüsün yapısı ile alakalı olarak da değişkenlik gösterebilmektedir.

Bu noktada virüsün bulaştığı düşüldüğü andan itibaren belirtiler iyi bir şekilde takip edilmeli ve gözlemlenmelidir. En ufak bir şüphe ya da belirtide dahi bir uzman ile iletişime geçilerek doğru adımların atılması sağlanmalıdır.

Batı Nil Virüs Enfeksiyonu Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Hastalık insanın virüsü barındıran bir sivrisinek tarafından ısırılmasının ardından 2 ile 15 gün arasında belirtilerini göstermeye başlamaktadır.

Enfeksiyon, kuluçka süresinin tamamlanmasının ardından farklı klinik bulgulara sebep olmaktadır. Ancak bazı vakalarda hiçbir belirtiye rastlanmamaktadır. Bazı vakalarda ise hastalık yatarak tedaviye hatta ölüme yol açacak kadar ciddi belirtiler göstermektedir. Virüse bağlı olarak gelişen belirtilerin ilk sırasında çoğu zaman baş ağrısı yer almaktadır.

Bununla birlikte ani yüksek ateş, halsizlik, mide bulantısı ve kusma, ishal, kaslarda aniden hissedilen güçsüzlük hissi, deride kızarıklıkların gözlemlenmesi, lenf bezlerinin aşırı şekilde şişmesi gibi belirtiler de hastalığın sebep oldukları arasında yer almaktadır. Ancak bu belirtiler hastalığın normal seyrettiği vakalarda ilk olarak görülen belirtilerdir.

İleri vakalarda, santral sinir sistemi tutulumların bağlı olarak uyuşukluk, boyunu dik tutamama, kas seğirmesi, ani zihin bulanıklıkları, ciddi ve dışarıdan gözle görülür şekilde titreme, koma, geçici nörolojik işlev bozuklukları, felç, ataksi, ensefalit, menenjit görülebilen belirtiler arasında yer almaktadır.

Özellikle 0 ile 18 yaş aralığında bulunan çocukların cilt yüzeylerinde benekler halinde kabarıklık ve döküntüler sıklıkla görülmektedir. Çok ciddi boyutlara ulaşmış enfeksiyonlarda kalp kasının iltihaplanması, pankreasın iltihaplanması ya da hepatit ortaya çıkabilmektedir.

Belirtiler bu kadar ciddi ve gözle görülebilir düzeyde olmasına rağmen hastalığın yüzde seksen oranında belirti göstermediği söylenebilmektedir. Belirti veren yüzde yirmilik kısımda ise semptomatik vakaların yüzde doksanında Batı Nil ateşi olarak bilinen yüksek ateş ile karşılaşılmaktadır.  Sinir sisteminin tutuşması ise semptomatik vakaların sadece yüzde onunda görülmektedir.

Batı Nil Virüs Enfeksiyonu Hastalığının Tedavisi Var Mıdır?

Batı Nin virüs enfeksiyonu tedavisi için henüz geliştirilmiş bir aşı ya da ilaçlı tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Hastalık bulaşan bireyin yaşam kalitesini yükseltmek ve belirtilerin etkisini olabilecek en düşük seviyeye indirgemek için farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Bu virüsün dünya çapında halk sağlığı problemlerine dönüşmemesi için pek çok farklı bilimsel çalışma bulunmaktadır. Özellikle de atlar üzerinde etkin bir çözüm sağlayan aşının bulunması ile insanlar üzerinde de uygulanabilecek aşı çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Günümüzde halen aşı çalışmalarına devam edilmektedir.

Batı Nil Virüs Enfeksiyonu Hastalığından Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?

Batı Nil virüsünden korunma yolları ele alındığında öncelikli olarak hastalığın bulaşma yolları göz önünde bulundurulmalıdır. Hastalığın bulaşma şekli sivrisinek ısırığı olduğundan sivrisinekleri engelleyecek ilaçlar bu noktada çözüm sağlayabilmektedir.

Özellikle de yurtdışı seyahatlerinde hastalığın bulaşma risklerini kontrol etmek gerekir. Gerekli durumlarda böcek kovucu ilaçları kullanmak en etkili yöntemlerden bir tanesi olarak görülmektedir.

Sivrisineklerin genellikle gece beslendiği göz önünde bulundurulduğu zaman risk bölgelerde uzun yollu ya da vücudu kapatan kıyafetler giymekte hastalıktan korunma yolları arasında yer almaktadır. Yine riskli bölgelerde kapı ve camları açmak yerine klimalar kullanmak ve sulak alanlardan uzak durmak olası sivrisinek ısırıklarının önüne geçmede etkili olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap