.
.

Can Acıtan Sözler

.
.

Can Acıtan Sözler İnsanı en çok kıran şey eylemler dışında ağır söylemler de bulunur. Şarkılara konu olan dil yarası çok can yakar ve kolaylıkla silinmez. Can acıtan sözler sarf etmek kolay ama sonrasını toparlamak çok zordur. Güzel sözler belki yerinde söylenir ama kızgınlık anında biraz sabırlı olup susmak, sonrasında pişmanlık duyulmasına sebep olur.

Karşı tarafın bizi kırdığı durumlarda da bazen can yakıcı sözlerle karşılık veririz. Böyle zamanlarda biraz durup, makul bir şekilde karşılık vermek sonrasında pişmanlığa sebep olmayacaktır. Belki anlık olarak içini döktüğünü sanır insan ama can yakıcı ifadeler kullanmamaya da özen göstermelidir.

Diyalog kurulan insanın nazik olması da bazı insanlara, aklına her geleni söyleyebilme fırsatı verir. Ağır laflar etmeyi nasıl olsa kötü bir cevap gelmeyecek diye kendinde hak görebilir. Ayrıca bu durum onları rahatsız etmez ve daha fazlasını hak etti diyecek kadar hadlerini aşabilirler. Böyle insanlardan uzak durmak en iyi tercih olacaktır. Çünkü hem üzüp hem yoracak hem de özür dilemeyi bile bilmemeleri daha fazla kıracaktır.

Can Acıtan Sözler
Can Acıtan Sözler

Can Acıtan Sözler

  • Hayat bazı şeyleri kafana vura vura, bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir.
  • Yar’la bir olamayınca, yerle bir olurmuş insan.
  • Kaderimize ayrılan yol çok dardı, yan yana yürüyemedik.
  • Her yüreğin, bir yakanı hayallerini yıkanı vardır.
  • Bir şarkı açıyorsun ve bir şeyleri düşünmekten dinleyemiyorsun.
  • Avuç içlerimden yükselen o kadar çok yaralı dualar var ki.
  • Mendil satan çocuğun, burnunu koluyla silmesi kadar acı bu hayat.
  • Ne zaman imkansızı seversen, o zaman gerçekten seversin.
  • Bazen sadece ama sadece peki dersin. Kabullendiğin için değil yorulduğun için…

Hayallerini kovalamaya devam et. Elbet bir gün yorulacaklar.

Vücudumuzda kırılacak 206 kemik varken ayının biri gelip kalbini kırar ya ne fena…

Herkes fazlasıyla sevmiş. Oysa ben eksikleriyle birlikte sevdim.

.

Nasıl unuttuysan çocukluğunu ve kırılan oyuncaklarını, kırılan kalbini de öyle unutacaksın!

Senin merhem niyetine sürebileceğin bir ‘Aminin’ yok mu ey Yar!

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı? Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?

Ağlamak, ruhun kanama şeklidir. Sargısı yok, çaresi yok, sebebi var.

Gözüm gözüne değmeden yazdığım şiirlerim melal. Varsın değmesin razıyım ey yâr böylesi daha helal!

Ve bazen o kadar çok ağlarsın ki, boğazına oturan yumruk yüzünden hiç mi sevmedin bile diyemezsin!

Ey aşıklara mekân olan koca dünya sen döndükçe ben ağlayacağım insanlara aşıklara uzaktan bakacağım.

.

Hayat oyun sahnesi dediler, herkese bir rol verdiler. En zoru bana düştü önce sev sonra unut dediler.

Bu dünyaya sevmek sevilmek ve ekmek için geldik ekmeği bulduk ama sevmek sevilmek bizi ekmeğimizden etti.

Umutlara kanma umutlar bir gün imkânsızlaşır, hayatı tozpembe yaşıyorum sanma her renk bir gün siyahlaşır.

Aslında insanı en çok acıtan şey hayal kırıklıkları değil yaşanması mümkünden yaşanmayan mutluluklardır.

Aslında yalanların, az olanların da farkındaydım elbet ama görmezden geldim bilen bilir acıtır insani gerçek.

Bir yanımda çaresizlik diğer yanımda yorgunluğum var. Bir yanımda yalnızlığım, diğer yanımda geçmişe dargınlığım var.

Ne dostuma güvenir oldum bu hayatta ne de sevgilime hepsi vuruyor arkandan günün birinde lanet olsun hepsine.

.

Seven sevdiğinden ayrılık aldı, mazinin acısı gönülde kaldı, alnıma yazılmış yazıya daldı, bahtına gücenmiş kul feryadı bu.

Nereye kaçarsan kaç üç şey seninle gelir. Gölgen acın ve geçmişin. Kaderin ise zaten seni orda beklemektedir.

Ne zaman ümitle hayata göz kırpsam, çiçekler açsam, kapıma dayanır sonbahar. Pare pare buruktur hep sevinçlerim!

Bil ki; insanın değerini, varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma; yokluğu bir şey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.

Biliyorum sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.

Dünde bugünde yarında yüreğin kadar yanındayım. Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy ben hep ordayım!

Birini seveceksen, onu her şeyinle sevme! Çünkü bittiğinde onu unutamamana değil unutamayacak kadar çok sevdiğine yanarsın!

.

Sevmek güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, kendini bulmaktır.

Bir gecenin kör kuyusunda kalbimi elime aldım, sadece sana feryadım sadece sana beddualarım canımı aldın kalbimi parçaladın.

Bilirsin; noktayı koymak ne kadar zor olsa da; tamamlanmış cümleler, eksik kalmış cümlelere göre daha çok acı verir.

Bir muammadır AŞK kiminin vicdanına atılan taş kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır AŞK.

Bir sen vardın bir de rüzgâr, her şeyimdin bir zamanlar. Senden sonra ben de bittim. Her yanım sen, gözümde yaşlar.

Varlığınla başlayan bir günün yokluğunla bitmesine alışamadım, aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın hiç sensiz kalmazdım.

Aşk acısını da öğrendik bu saatten sonra sevmek mi kaldı hayatımızda? Canımızı aldırlar sonunda sevmek yok bir daha!

.

Yağmur dökülüyor şehrime. Bardaktan boşalırcasına. Bu son diyorum bu son! Her defasında bitirdiğim yerden başlıyorum yine sana aşka.

Sustu bu gece karardı yine ay kaldı geriye cevapsız sorular uyandığında onu ilk kim görecek? Bıraktığın düşü kim büyütecek?

Seni sonbahar rüzgârlarına bırakıyorum yaktığım canımı yeniden hayata hazırlıyorum sensiz yaşamak hayata yeniden başlamak istiyorum.

Dünyanın azabı içinde kaldık, sevenler unutmuş sevmiyor artık, gönüller dolusu aşklara yazık, bahtına gücenmiş kul feryadı bu.

Çok saçmaladım bağışla. İnsanın kalbi darmadağın olunca, kafası da karışıyor. Mümkünse söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma.

İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim?

Benden su katılmamış şiirler istiyorsun. Kalem mi yazıyor sandın? Ben harfleri denizlerden söküp tek tek, gözlerimden süzüyorum göremiyorsun.

.

Gül gibi kokan tenine aldandım güzel gülüşlerine yakalandım sahte sözlerine inandım, şimdi acılarla savaşıyorum anılarımla beni bıraktın.

Özledim teninin kokusunu özledim, özledim sımsıcak nefesini özledim özledim sohbetini o sesini özledim gelmedin göz bebeğim can yoldaşım gelmedin…

Sen nerden bilirsin ki yalnız olmayı. Tek başına yürüdün mü o yollarda üşüyerek. Ben kendimi sarmalarken kendime. Sen başka kollarda uyandın.

Bu dudaklar artık seni öpmeyecek bu kalp senin için çarpmayacak senin için yaşamayacak ölmeyecek senle aynı ağaca adını yazmayacak sen de gittin ya…

Çektim duygularımı hayatından şimdi git kime istiyorsan ver duygularını sormam neden diye! Ama unutma adımı hatırlayacaksın her hareketinde!

Ne seni unutturacak kadar zaman geçecek ne de geçen zaman seni unutturmaya yetecek bırakıp gitsen de unuturum sanma zaman alışmayı öğretir unutmayı asla.

Yıllarca aynı rol aynı perde yıllarca aynı ev aynı yerde sevdim de katlandım bunca derde ama çok yanlıştı adı yanlış aşktı ama suç hep bende…

.

Şimdi sensizliğin naklen mutsuzluğum yayınlanıyor. Ve herkes çektiğim sensizlik acısını canlı izliyor. İnanır mısın be sevgilim, yokluğun reyting rekorları kırıyor.

Hayatım sessiz bir film gibi oyuncular var ses yok, hepsinin sesini kıstım kendim yaşayacağım hayatımı artık kimseye ne el nede bel bağlayacağım.

Sanma ki sevmekle usanır bu yürek. Kaderde varsa eğer, sevginle ölmesini de bilirim elbet. Zannetme ki beklemekle usanır yürek. Bir değil bin ömrüm olsa da beklemesini bilirim elbet.

Biraz buruk bir duygu yüklenirse yüreğine gözlerin zaman zaman takılırsa uzaklara kulakların ansızın çınlarsa bil ki bir yerlerde delice özleniyorsun.

Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı yok. Geçmişin ağırlığı yok üstümde. Yolunca yordamınca unutmuşum unutulması gerekenleri!

Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi, cehennem yangınlarından ölmeden çıktıysa bedenim; artık benim olmalıyım, benim yeter yüreğimi bir çift gözün ateşine rehin verdiğim…

Anladım temelli gittiğini, haklıydın üstelik suç benimdi, sen üzülme gülüm incinme, canımın içi iki gözüm sakın küsme, bana hediye bırak bütün kederleri, ben ağlarım ikimizin yerine.

.

Başkalarına söylemiş de olabilirsin güzel sözlerini. Benim duymak istediklerimi başkası duymuş olabilir, mahsuru yok! Ben hepsini üzerime aldım, çünkü yaram vardı, gocundum.

Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.

Benim de zaten hiç gücüm yok, yüzüm yok, hiç umudum yok. Ama bil ki farklı bir hayaldi. İşkenceydi bazen, bazen çok güzeldi. Ama anlıyorum sesinden, kurtulmuşsun sen nokta konmuş, bitmiş en güzel hikâyem.

Örselenmiş bir çocukluk işte benim bütün hikâyem. Kaç sevda geçse de üzerinden bu yıkıntıları onaramazsın istersen hiç başlamasın geç kalmışız birbirimize yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl dönemeyiz artık ilk gençliğimize, istersen hiç başlamasın söz verelim kendimize.

Hayatı ruhsuz yaşayanlar hayata değil kendine eziyet edenlerdir. Sevdiğin seni sevmese de, gözleri seni görmese de  kalbi senin olmasa da bil ki senin içinde birilerinde bunlar vardır belki çok yakınında belki de imkânsız da…

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap