.
.

Ayasofya İle İlgili Sözler

.
.

Ayasofya İle İlgili Sözler Her insan içindeki duyguları karşı tarafa / dışarıya aktarmak ister. Aktarma sırasında sözlere ihtiyacı olur. Dini konudaki paylaşımlardan biri olan Ayasofya ile ilgili sözler genelde cuma günleri veya dini günlerde kullanılır. Çevrenize güzel bir yansıtma yapmak istediğinizde Ayasofya’ya yaşanmışlıkları, tarihi ve dini çerçeveden bakıldığında güzel sözler de kullanılabilir. Kullanıldığında güzelce yansıtma yapılmış olur. Paylaşıldığında artan sözlerle hayatınıza güzellik katabilirsiniz.

Yapılan dini paylaşımlar genelde birçok kişinin kalbine işler. Ayasofya da geçmişten günümüze kadar gelen gözde mimari yapılardan bir tanesidir ve böyle olmaya devam etmektedir. Sahip olduğu ün tüm dünya tarafından bilinir. Cami ile ilgili paylaşılabilecek sözler sayesinde hislerinizi yazıya geçirebilirsiniz. Tercih edilen bu sözler bazen coşkulu olup bazen de durgun olabilir.

Ayasofya ile ilgili paylaşılan sözlerle bir yandan da paylaşılan kişiler bilgi sahibi olabilir. Mimari inşa olan Ayasofya, güzel sözler sayesinde süslenebilecekler arasında yer alır. Paylaşım yaptığınız sözlerle hislerinizi ve kalbinizdekileri herkese karşı paylaşabilirsiniz de. Ardından içinizdeki hisleri paylaşmış olmak sizi az da olsa rahatlatmış olacaktır.

Ayasofya İle İlgili Sözler
Ayasofya İle İlgili Sözler

İşte Editörün Seçimi Ayasofya ile İlgili Sözler:

  1. “Ayasofya, tarih ve sanatın büyülü buluşma noktasıdır.”
  2. “Ayasofya, insanlığın ortak kültürel mirasıdır.”
  3. “Ayasofya, çağlar boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir anıttır.”
  4. “Ayasofya, tarihin derinliklerinden gelen bir anı, bir hikayedir.”
  5. “Ayasofya, mimarisi ve zarafetiyle insanı etkileyen eşsiz bir yapıdır.”
  6. “Ayasofya, kültürel ve dini bir köprüdür, hoşgörü ve birlik mesajı verir.”
  7. “Ayasofya, büyüklüğü ve görkemiyle insanı hayran bırakan bir anıttır.”
  8. “Ayasofya, insanın yaratıcılığının ve mükemmelliğinin bir ifadesidir.”
  9. “Ayasofya, İstanbul’un kalbinde yer alan bir simgedir, şehrin kimliğini yansıtır.”
  10. “Ayasofya, ibadet ve sanatın birleştiği, maneviyatın yoğun yaşandığı bir mekandır.”

Bu sözler, Ayasofya’nın tarihi ve kültürel önemini, mimari güzelliğini ve insanlık mirasındaki yerini vurgular. Ayasofya’nın farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir anıt olduğu, hoşgörü, birlik ve sanat mesajları verdiği ifade edilir. Aynı zamanda Ayasofya’nın İstanbul’un sembolü olduğu ve şehrin kimliğini yansıttığı belirtilir. Ayasofya’nın insanları hayran bırakan bir yapı olduğu ve manevi bir atmosferi yaşattığı ifade edilir.

Ayasofya İle İlgili Sözler

  • Ayasofya kubbesiyle, sütunuyla İslâm’ındır, İslâm’ın kalacaktır. Hüküm Dergisi
  • Bu olacak Ayasofya Bu muhakkak olacak. İkinci bir fetih yine bir ba’sü ba’delmevt. Osman Yüksel Serdengeçti
  • Vatan Ayasofya, Hacı Bayram, Ak Şemseddin, Eyüp Sultan ve Hacı Bektaş’tır. Mustafa Kutlu
  • Yerden altmış metre yüksekte ve çapı otuz iki metre olan kubbesi, başta deprem olmak üzere doğal ve yapay hiçbir afete yenilmemiştir. Selçuk Altun
  • Yalnız manayı anlasak, yerine getirebilsek, Ayasofya’nın kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine açılır Necip Fazıl Kısakürek
  • Ayasofya’dan sonra ancak üç yapı bu büyüklüğü aşabildi. Londra’daki Aziz Paul Katedrali, Roma’daki Aziz Pier Katedrali ve Milano’daki Duo rno Katedrali…
  • Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler Ayasofya açılmalıdır Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır Necip Fazıl Kısakürek

İnsan aklıyla insan ruhunun birleşiminden doğan göksel mekana. O güne dek yapılmış tapınakların en büyüğüne, en genişine, en yükseğine, en aydınlığına. Ayasofya’ya. Ahmet Ümit

Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semaları tutuşturan lanetine hedef olmaktır. Hitabeler, Necip Fazıl Kısakürek

.

Hem bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’an ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii.

1370 yıl önce ana rahminde idik. Malazgirt’te dünyaya gözlerimizi açtık. Söğüt kırlarında çocukluğumuzu geçirdik. Ayasofya’nın minareleri altında büluğa erdik. Nurettin Topçu ,

İlk yağmurda akacakmışçasına açık kiremit tonundaki dış cephe boyası, bin beş yüz yaşındadır. Yapı malzemeleri yedi buçuk yılda temin edilip, yapımı beş yıl (532-537) sürmüş kiliselerin Shakespeare’idir o.

Günümüze gelene kadar Ayasofya bir sevgi bir model bir düşkünlük bir timsal bir merak hayranlık bazen hınç bazen şaşkınlık, bazen de itiraz, çokça efsane olarak kaldı. Sedat Bornovalı

Türkiye olarak başımız dertten kurtulmuyor. Bunun sebebi Fatih Sultan Mehmed’in bedduası olabilir! Ayasofya’yı tekrar Fatih’in vasiyetine uygun hale getirirsek, belki başımız dertten kurtulur. Yavuz Bahadıroğlu

Batı, İstanbul’un fethini ve Ayasofya’yı hiçbir zaman unutmadı. Avrupa’nın Haçlı görüşü Papalık eliyle devam ediyor. Avrupa’nın idealist gençleri Türkiye aleyhine çalışır. Mesut Doğan  

Mahzun Ayasofya Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle, Fatih’in devrini bir nebzecik olsun söyle! Beş vakit loşluğunda saf saftık, Davetin vardı dün ezanlarda, Seni ey mabedim utansınlar, Kapayanlar da, açmayanlar da! Arif Nihat Asya

.

Fethin sembolü manası kalbgâhı Ayasofya’dır. Ayasofya kapalı kaldıkça kalbimiz çalışmıyor demektir. Sultan Fatih’in fetihten muradı Ayasofya’yı camiye tahvil ederek hilâli salibe galebe kılmaktır. Ahmet Haluk Dursun

Divan-ı Hümâyûn toplantıları bütün İslam dünyası için bir numaralı camii olan Ayasofya’da üyelerin sabah namazını kılmalarından sonra başlar. Zaten Osmanlılarda mesai başlangıcı her zaman sabah namazı sonrasıdır. Bedestenler, çarşılar da bu düzene göre açılır. İlber Ortaylı

Gençler! Bugün mü, yarın mı bilemem fakat Ayasofya açılacak! Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik etmiş sanılan kötülerle, kötülük etmiş sanılan iyilerin gizli dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek. Necip Fazıl Kısakürek

Ayasofya ayrıca padişahların çoğunlukla cuma namazlarını kıldıkları yerdir. Saray taşındığında da önemini yitirmemiş, Fatih’ten başlayan geleneklerin bir bölümü devam etmiştir. Padişah cuma veya bayram namazına başka bir camiye gidebilir ama Kadir Gecesi’nde mutlaka Ayasofya’da olurdu. Erhan Altunay

O ne mutlu mübârek bir kulu imiş Allah’ın Belde-i tayyibeyi feth eden padişahın Hak yerine getirdi en büyük niyâzını: Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını. İşte o günden beri Türk’ün malı İstanbul. Başkasının olursa yıkılmalı İstanbul! Nazım Hikmet

İmparatorluk mimarisi imparatorluğun kendisine benzer: Kayserlerin tahtına yerleşmek için karargah payitahtlarda yeni fethedilmiş şehirlerde bir yığın mirası, geleneği ayıkladı, birçok incelikleri denedi, sonunda Fatih’in pazısı büyük şehrin kapılarını kendisine açtığı zaman kudretinden emin Ayasofya’nın yanı başına geçip oturdu. Ahmet Hamdi Tanpınar

Ayasofya da tıpkı Kudüs’teki Süleyman Mabedi gibi kutsal kaya üzerindedir ve oradaki kutsallık anlayışının bir devamıdır. Ayasofya’yı bugünkü ihtişamlı mimarisiyle inşa ettikten sonra Justinyanus’un yumruğunu havaya kaldırıp Ey Süleyman! Seni geçtim! diye haykırışı da, aslında iki mabet arasındaki bu rekabete bir atıftır.

.

Justinyanus’un bu haykırışının ve Hazreti Süleyman’la aralarındaki rekabetin sembolik ifadesi, Ayasofya’daki İmparator Kapısı’nın üzerindedir. Ayasofya’da İmparator Kapısı üstündeki tapınak sembolü, Kudüs’teki tapınağın ta kendisidir. Ancak bu kez Süleyman’ın mabedi değil, Justinyanus’un mabedi Ayasofya dünyanın en kutsal tapınağı haline gelmiştir. Erhan Altunay

Ayasofya’yı ibadete açacak olan partinin memlekette fevkalade itibarı yükselir. Hayrettir, bu bile kimseyi kıpırdatmamıştır. Akla aykırı bir şey. Kedinin kedilik yapmaması gibi bir şey. Ters bir şey, insan düşünürken idrak etmekte bocalıyor. Ayasofya yeniden cami olarak açılsın için her ne söylenen olursa milletin arzusuna tercüman olur. Cahit Zarifoğlu, Mavera dergisi 1977

İstanbul İmparatoru On birinci Konstantin, Ayasofya’dan çıkarak ata bindiği gecenin ertesi günü, Ayasofya’nın kapısı önünde, yirmi iki yaşında bir delikanlı atından yere atlayacak, secde edecek ve secdeden doğrularak, resmi kavuğunu çıkaracak, yerden aldığı toprağı başına atacak, İstanbul fethini nasip eden Allah’a şükredecek. Bu delikanlının adı artık Fatihtir, Sultan Mehmed değil. Mithat Cemal Kuntay

Bir zamanlar eteklerini dalgaların yaladığı kaya kilisesi Ayasofya’da, her şeyi varlığın en kalıcı parçası taşlar söylüyor. Ama bu, kırılmış parçalanmışlıklara, taş üstünde taş kalmamışlıklara bakınca insanın taşa da o kadar güvenesi gelmiyor. Her şey gelip geçici. Taşlar bile üzerine kazınmış isimleri hakkıyla muhafaza edememişken, hangi bellek, üzerinden geçeni gitmez diye biliyor? Nazan Bekiroğlu  

Ben, henüz yavru sayılacak yaşlarımda, Ayasofya’daki bu Kadir gecelerini görmüştüm. Çocuk ruhum, o gecelerde, binlerce ve bir çocuk görüşü için, on binlerce Müslümanın ses, bir ruh, bir vücut gibi dalgalanışı karşısında derin heyecan duyar, sanki ruhum yanardı. Benim o yaşta gördüğüm Ayasofya kubbesi bugünkünden defalarca büyüktü. Bu kubbenin o gecelerdeki maneviyatını ise, sonraları, Edirne Selimiye Camii‘nde ve bilhassa İstanbul’un Süleymaniye’sinde, bu sefer, daha milli bir gururla görmüştüm. Nihad Sâmi Banarlı

Kubbe, en serbest ve en muhteşem tekâmülünü ve mesnet açıklığındaki rekorunu Roma’ da değil, İstanbul’ da buldu. Geniş ve cür’etkarane yapılmış kubbesiyle Ayasofya, o ana kadar yapılan bütün emsalini gölgede bırakmıştır. İnşa eden üstatların temayülü, şarki Doğu Roma’nın emperyalizmini bir timsal halinde tebarüz ettirınekti. Heybetli bir görünüşle nazarları üstüne çekmek emeliden doğan ilk saray kilisesi budur. Bruno Taut

İşte giriyorlar şehre. Bir kılıçsa da Fatih, ilim kınından sıyrılmış. Alimlerle yan yana yürüyor: Akşemseddin, Molla Fenari, Akbıyık Sultan, Kızılca Bedreddin, Şeyh Sinan… Rumlar Akşemseddin’e çiçek verebilmek için yarışıyorlar Sultan sanıp. Akşemseddin, Sultan Mehmed ben değilim odur, ona gidin! diyerek Fatih’i, Fatih, Sultan benim ama siz yine ona gidin! Hocamdır! diyerek Akşemseddin’i işaret ediyor. Üç gün sonra dünya yeniden kuruluyor. Ayasofya’da ilk hutbeyi okuyor Akşemseddin. Fatih’in arzusu üzerine Ebu Eyyub el-Ensârî’nin kabrini buluyor eliyle koymuş gibi.Ali Ural

.

Bütün büyük tapınaklarda olduğu gibi Ayasofya’nın da olağanüstü büyüklüğü iki amaca hizmet ediyordu. İlki, insanın Tanrı’ya olan saygısını göstermek için ne kadar ileri gidebileceğini kanıtlıyordu. İkincisi, inananlar için bir şok terapisi vazifesi görüyordu. Burası o kadar görkemli bir mekandı ki; içeri girenler ne kadar küçük olduklarını hissediyor, egoları kayboluyor, fiziksel varlıklarının ve dünyadaki önemlerinin Tanrı’nın karşısında ufacık kaldığını. Yaradan’ın ellerinde bir atom parçası kadar küçüldüklerini hissediyorlardı. Dan Brown   Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire baş

Ayasofya’daki İsa Mesih’in portresiyle ilgili bu iddia çok uzun yıllardır bilinmesine rağmen son birkaç yıldır gündeme getirilmeye başlanmıştır. İddianın sahiplerine göre Ayasofya’daki Desis Mozaiği’nde görülen kişi gerçekte İsa Mesih (jesus Christ) değil, onun adı altına alınarak gerçek kimliği tarihten silinmiş olan Anadolu Ermiş’i Tyanalı Apollonius’ tur! Tyanalı Apollonius genç yaşında Pisagorcu (Pythagorean) bir gizli (occult) örgütüne inisiye edilmişti. Sayılar ve onların sırları ile ilgilenen ve bunlardan yola çıkarak çeşitli öngörüler, kehanetler ve varsayımlar oluşturan bu örgütün 1. Yüzyıldaki ünlü kişisi Apollonius’tu. Sayılar ve bunlara ait numeroloji aynı zamanda astroloji, alşimizm ve Hermetizm ile bağlantılıydı. Sayıların ezoterik (içsel/batıni) değerleri bu Hermetistlere göre insanların hayatlarını yönlendirmekteydi.  Aytunç Altındal

Ayasofya geçmişimizdir Peygamber müjdesiyle fethi gerçekleştiren şerefli kumandan ve askerlerin bir hatırasıdır. Fethin sembolüdür. Kilise iken cami olması tarihin akışını değiştirmiştir. Biz Ayasofya’nın cami olması ile bütün dünyaya şunu ilan etmişizdir kendisine hizmetle şereflendiğimiz değerlerimiz diğer bütün değer sistemlerinin üstündedir. Camileşerek asli hüviyetini bulan bu mübarek yapı ezanı, tekbiri ve beş vakit eda edilen namazı ile adalet ve aşk ile yücelen bir hâkimiyetin sembolü olmuştur. O cami olarak durdukça üstünlük devam etmiş, düşme emareleri görüldüğünde onun da tadı kaçmaya başlamıştır. Mehmet Lütfi Arslan  

Ayasofya, mimari gelenek anlamında gerçek sahibini Osmanlılarda buluyordu. Zira Anadolulu ik mimarın (Aydınlı Antemios ve Miletli lsidoros’un) eseri olan Ayasofya, ne Doğuda, ne de Batıda bir challenge (meydan okuma) olarak kabul edilmiş, göklerde bir defa görülen ve sonrasında uzayın derinliklerine ağan bir kuyruklu yıldız gibi çocuksuz kalmıştır. Oysa bin yıldan fazla bir zaman sonra OsmanlıIann, daha önce adeta bir program dahilinde başlattıkları tek ve merkezi kubbeli mekan arayışları, Ayasofya’run meydan okuması karsısında tahrik olacak ve Edirne Selimiye Camiinde zirvesine ulaşacak mükemmel bir merkezi kubbeli cami formunu geliştirmeyi başaracaklardır. Böylece lbn Rüşdü Batıya vermiş olan Müslümanlar, karşılığında Ayasofya’yı almışlardır. Mustafa Armağan

.

1 Yorum

Herkesin en azından bir kez gitmesini istediğim mekandır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap